
Merhaba. Ben İstanbul’dan Murat. 1.78 boyunda, 70 kg, atletik, kumral, mavi gözlü, çekici biriyim. Yıllar önce askerden geldikten sonra iş arıyordum. Sıkı çalışmamı ve tutkumu bilen bir arkadaşım sayesinde otomotiv zemin tasarım malzemeleri satan bir şirkette iş buldum. Şirketi yöneten kişiler, patronun kız kardeşi ve patronun kızıydı. Ve patronun kızı nişanlı olmasına rağmen beni görür görmez işe aldı. Kısa süre sonra Bafra’da tatil yapan gerçek şefle tanıştım. Görevlerini dürüst bir şekilde yerine getirdiği için kısa sürede şirketin gözdesi haline geldi. Özellikle patronun ve sonra patronun kızı. Tahmin edebileceğiniz gibi patronun kızı babasının da onayıyla kısa sürede benimle nişanlandı. Babasının tek endişelendiği şey, tüm işlerini yürütüp ona daha fazla para kazandıracak bir damadı, kızının tek kaygısı ise yakışıklı bir kocaydı. Ve oldu. 3-4 ay gibi kısa bir sürede pazarlamacı olarak yaptığım işte bir anda damat oldum. Tabii ki bana verilen sorumluluklar arttı ve daha çok para kazanıp şirkete kazandırmaya başladım. Tabii ki kayınpederim ve kızım mutlu. Kayınpederinin iş, güç ve para sorunu yoktu, tek derdi Çerkezköy’de bir fabrikanın başına atadığı aptal oğlunu bir an önce evlendirmekti. Ama sorun gerçekten büyüktü. Daha önce zar zor nişanlandığı oğlunun aptallığı yüzünden nişanlanan tesettürlü kadın buna dayanamadı. Kayınpederim ve kayınvalidem buna çok kızdılar. Çoğu durumda, para bu görevlerde yardımcı olmaz. Hangi genç kız, parası olsa bile aptal bir adamla çıkmak ister? Sonunda İstanbul’daki arayışları sonuçsuz kaldı. Sonunda Bafra köyünde bir kız bulmuşlar ve parayı bulma mantığı sayesinde müstakbel bir gelin bulmuşlar. Gelin adayı Tuğba, 16 yaşında, yaşına göre fazla gelişmiş, 1.75 metre boyunda, zayıf ve balık gibi, dolgun göğüslü ve yuvarlak kalçalıydı. Kızın babasına verilen yüklü miktarda parayla kızı satın almışlar ve görkemli bir düğün yapmışlar (havayı ve cıvayı çok severler). İlk günden itibaren karıma “Vay canına, bu kız zavallı” dedim. söyleyerek. Çünkü kayınvalidem kadın nedir, seks nedir anlamayan aptal ve asalak bir insandır. Hayatını elektronik alanına adamış ama abartmadan tuvaletten tuvalete penisini izleyen bir adam. Ve dediğim gibi düğün gecesi oldu, olay oldu. Gelin, bekaretini bozmak için bir salatalığı bıçakladı. Ertesi gün kız eşime durumu anlatıyor. Karım bana söylediğinde, “Sana söylemedim!” dedim. söyleyerek. Her neyse, sonuna kadar geldiler. Silivri’deki evlerinden biri yapılmış, Tuğba’nın gelini köyden şehire taşınmış, kayınpederi de kayınvalidesinden uzakta aptal bir koca uygulamasında yaşamış. Aptal kayınvalidenin aksine, Tuğba’nın gelini, ışıltılı gözleri ve uzun, dolgun vücuduyla seksilik yayıyordu. Silivri’nin erkekleri bu aptaldan çok bu kıza bok veriyor dedim kendi kendime. Gözlerini aç, bu aptalın her türlü boynuzu var. Ve tabii ki öyle dedim. Bafra’nın köy güzeli Tuğba Ber, gün be gün çiçek açtı ve gezenlerle dalga geçmeye başladı. Kocası olacak aptal kaynana da çok mutluydu. “Yemem, ellerini ye” demek gibi. Eşimle ciddi manevi ve maddi sorunlarım vardı. Karım tamamen boşandı ve bana karşı yükümlülüklerini yerine getirmeyi bıraktı. Ayrıca şirkette kazanılan para ve mallar sınırdan kaçırıldı. Karım tam anlamıyla babasının kızıydı (babası daha önce buna benzer birkaç şey yapmıştı). Eşimin benden gizlice para çaldığını öğrendiğimde içimdeki uyuyan yılan uyandı. Hırsızlık yapamadım, kimya dersim yoktu ama kimya dersimde başka şeyler de vardı ve onları öğretmem gerekiyordu ama nasıl? İşte bu sıralarda kayınpederi ölmüş, Tuğba’nın gelini ve kayınpederi artık baskı altında kalmamış, hata üstüne hata yapıp umutsuzca yaşamaya başlamıştır. Kocam olan Gavata kesinlik ipini tamamen çözmüş, elimde olmasa da mantıklı hareket etmişti, ne yaptıysa. Tuğba bir keresinde 2 haftalığına memleketine tek başına gitmişti. 2 hafta sonra kayınvalidem eşini Bafra’dan getirecek, ahmak. Bu arada fabrikada işte kalmak zorunda kaldım. Birkaç gün geç geldiklerinde evlerinde kalmak zorunda kaldım. Ben evdeyken Tuğba’m gelin tuvaletindeki dolaptan bir havlu alıyormuş ve üzerinde bir şeyler yazan kağıtlar düşmüş. Notları okuduktan sonra hepsi bu kadar değil dedim. Notta şöyle bir şey yazıyordu (Kocan uyuduktan sonra seni becereceğim!). Karısı birisiyle dolu dolu bir hayat yaşamış ve notlarını hiç çekinmeden kamuoyu ile paylaşmıştır. 1 göz istedim, Allah bana 2 göz verdi, şansım oldu. Ne de olsa onlar Bafralı. “Tamam, hadi bir bira içelim!” sözünü kesti. Üçüncü biradan sonra sallanan damat: “Uyuyakaldım!” Beni karısıyla bırakıp yatağa gitti. (İyi eğlenceler!) demek gibi. Tuğba ile baş başa kalınca havadan konuşmaya başladılar. Bu arada bulduğum notu nasıl soracağımı şaşırdım ve sohbetin bir yerinde sordum. Tuğba hayatında birinin olduğundan şüphesi yoktu, kocasının aptallığına dayanamayan güzel ve küstah bir kızdı, herkes ona açgözlü gözlerle bakarken bu adamla kendini kör etti. Gençliğinde ailesi böyle bir kişiye para vermiş ve onlar yüzünden bu asalak eylemsiz bir kişiye mahkûm edilmiş. Tuğbaa’yı dinlerken haklıydım, sonuna kadar haklıydım ve böyle bir güzelliği bir asalağın eline verince böyle oluyor. Bu arada dibe vurdum ve 7-8 şişe içtim. Tuğba hakkındaki düşüncelerim değişti ve kendime engel olamadım. Tuğba’nın askılı gömleğinin göğsü dışarı fırlamış gibi göründüğünde ok yayımdan çıkmıştı bile. Nefesimiz değişti. Tuğba bir keresinde “Ben senin gözünde nasıl bir kadınım?” “Sen her erkeğin istediği kısrak gibi bir kadınsın!” Söyledim. Tuğba yanıma sokuldu ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Hemen birbirimize sarıldık. Delicesine heyecanlıydı ve tutkuyla öpüyordu. Dudakları yanıyordu. Bluzunu ve sütyenini çıkardım. Böyle bir güzellik olmazdı. Böyle bir güzelliği bir parazitin elinde heba etmek yazık olur. Deli gibi çıkıyorduk. Ben onun memelerini hamur gibi yoğururken, Tuğba altımda yılan gibi kıvranıyor, nefesi hızlanıyor, “Murat’ım benim erkeğim, sen benim her şeyimsin, kopar beni!” o diyordu. İçeride uyuyan kayınvalidesinin sesini duyacağından endişelenmiş ve ona sessiz olmasını söylemiş. Boşver o salağı, erkek olsaydı karısını gecenin bir yarısı uyuman için seninle yalnız bırakmazdı! Beni nerede, kiminle baş başa bıraktığını, neler yaşadığımı bir bilsen! Boynuz taktım!” Tuğba çok kızdı, beni nasıl soyduğunu anlamadı. Göğüslerinin her santimini yaladım. Meme uçlarını aşağı kaydırdım, külotlu çorabını çözdüm, bal kutusunu yaladım ve dudaklarını ısırmaya başladım. .Tuğba koca duymuş gibi çığlık attı, ben de yokmuş gibi yaptım.Sonunda Tuğba daha fazla dayanamadı ve tek hareketle altımdan kaydı üstüme çıktı. sanki muhtaçmışım gibi dayanamadım almak için kendimi zorluyordum sonunda dayanamayıp ağzına girdim son damlasını da yutana kadar emdim yaladım. Kendime gelmeye bile fırsat tanımadan yaladım tekrar alana kadar yaladım deli gibi oldu bu kadar sonunda göğüslerim tekrar kalktı Tuğba aletimi ellerine aldı ve yavaşça üstüne oturmaya başladı. onu göğüslerine yaklaştırıyorum.Başı içeri girer girmez hırsla doğruldu, “Ah!” Sesi gece duvarlarda yankılandı. Yine de aptal kayınvalidem mışıl mışıl uyudu. Tuğba sevinçle üzerime atlar “Şimdi kahretsin kocam olmalıydın, kocam olmalıydın, bu parazitler beni hak etmiyor, sana ihtiyacım var, senin gibi birine ihtiyacım var, beni parçala, ben seninim.” artık benimsin o zaman kimseye ihtiyacım yok karın da seni haketmiyor hiçbir şeyi hak etmiyorlar arkandan ne yapıyorlar iyilik ve dürüstlük onlara iyi gelse de al seni, denediğini aldatacaklar!” Anlattıkları beni daha da hırslandırdı. Haksızlık da değildi. Tuğbaa’yı kafasından çıkarıp tokatladım, hırsla peşinden giderken kıçına tokat attım ve kızarmasını sağladım. Bırakın evin içini, bok sesimiz duvarlarda yankılanıyordu ve aptal kayınvalidem ne duyuyor ne de umursuyordu. Tuğbaa tekrar tekrar sevişip inledikçe zevkten öleceğimi sandım. Daha sonra o kadar kötü patladım ki tüm kemiğimi dışarı fırlattım. Sabaha kadar kaç defa, kaç pozisyonda ne yaptığınızı düşünün.