İlginç Bir Seks Hikayesi
Merhaba benim adım Ömer. Ben 34 yaşında Nijerya doğumlu siyahi bir erkeğim ama 13 yıl Türkiye’de yaşadım ve üniversiteyi Türkiye’de bitirdim. Anlatmak istediğim hikaye yıllar önce başladı. 18 yaşında liseden mezun olduktan sonra Nijerya’da çeşitli fabrikalarda çalıştım. Maaşlarım çok düşüktü ve ülkemde açlık ve sefalet artıyordu. Çok çalışmaktan dolayı vücudum çok sert ve güçlü hale geldi.
Kendimi ülkemden atmak ve başka bir yerde daha iyi maaşlı bir iş bulmak istedim. O yüzden hemen komşumuz Libya’ya gittim. Libya’da çok sayıda Türk şirketi var. Ben de Türkiye’deki bu inşaat şirketlerinden birinde iş buldum. Ancak gözüm hep Avrupa’daydı ve burada kendimi biraz göstereyim derken bu firmanın Türkiye’deki temsilcilerinden biri sayesinde kendimi İstanbul’a, Türkiye’ye getirdim.
Beyaz ağırlıklı bir ülkede Afrika’dan ilk kez ayrılıyorum. Çalıştığım şantiye oldukça büyüktü. Yatırımcıları oldukça zengindi ve çok büyük bir kompleks inşa ediyorlardı. İçinde bir alışveriş merkezi olsa bile resmen şehir içinde küçük bir şehir olacak. Bu yüzden inşaatı uzun yıllar sürdü. Çalıştığım binada Türkler dışında farklı etnik kökenden insanlar da vardı ama aralarındaki tek siyah bendim.
Orada çalıştığımdan beri bir süre geçti. Bazen oradaki işçiler “Seninki ne kadar? Tom” diye soruyorlar. İlgili bir sorunla karşılaştım. Daha önce bir yıl çalıştığım yer bir Türk firmasıydı ve birkaç aydır burada çalıştığım için o zamanlar Türkçeyi zor anlıyordum ama yaptıkları şakaların anlamını da anlayamıyordum. i. Bir süre sonra başka bir arkadaşın yorumuyla penis boyuyla dalga geçtiklerini anladım. Pek sosyalleşmiyorum, pek arkadaş edinemedim. Amacım bir an önce iş bulup iyi para kazanmaktı. Yine de Türkiye’de kazandığım paranın burada ortalama olmasına rağmen evde ve Libya’da kazandığımdan çok daha iyi olduğunu söylemem gerekiyor. Şantiye çok büyüktü ve merkeze biraz uzaktı, bu yüzden çok fazla yurt vardı. Yurt dışından ve şehirden benim gibi gidecek yeri olmayan işçiler buradaki yurtta kaldılar.
Öğle yemeği için yemekhaneye geri döndüm. O gün öğle yemeği molasından sonra birkaç yerde durmak zorunda kaldım, bu yüzden yemeğimi en son aldım. Aslında ben girdiğimde çoğu kişi yemeğini bitirmiş ve dinlenmek için kafeteryaya gitmişti. Ben yemeğimi yerken orada çalışan Gülriz abla “Peki, arkadaşların dediği gibi mi?” diye sordu. sorusuyla karşı karşıya. Anlamadım ve boş gözlerle ona bakmaya başladı, “Onlara göre mi?” Gözleriyle önümü işaret etti. İnanamadım, şoka girdim ve hemen yemeği alıp oturdum.
Bu sorudan sonra istemsizce gözlerimi kısıp Gülriz Ablaya baktım. Gülriz Abla 1.65 boyunda ama en az 90 kilo olan bir kadındı. Göğüsleri kilosundan dolayı oldukça büyük görünüyordu ve kalçaları pantolonunu dolduruyordu. Buradaki işin ağırlığı ve zorluğundan dolayı yüzü bakımsız olsa da gençliğinde güzel bir kız olduğu belliydi. Gençlere göre aslında 35 yaşında bir kadındı ama “Abla!” Evli bir kadındı. Şantiyenin mutfak ve çamaşırhane bölümünden sorumluydu. Şantiye kurulduğundan beri 3 yıldır burada çalışıyorum. Buradaki en eskilerden biriydi. Tabii Gülriz Abla bunu bana söyledikten sonra onunla ilgili fikrim de değişti. Uzun zamandır hiçbir kadınla tanışmadım. Ayrıca birlikte olduğum kadınların hiçbiri beyaz değildi. Gülriz Abla benimle alay etmeseydi, bu benim beyaz bir kadınla ilk şansım olabilirdi.
Bu söz ve durum üzerinde birkaç gün düşündüm. O gün yemekhaneye son kez girdim (bu kez bilerek). Gülriz abla yemek dağıtıyordu ama o sözleri söylememiş gibi normal haline döndü. Yemeğimi yere bıraktım ve hafifçe ona doğru eğildim, “Evet, dedikleri gibi!” Söyledim. Tepkisini bekledim ama hiçbir şey söylemeden bana baktı. Yerimi aldığımda oldukça heyecanlı ve biraz da korkmuştum. Beni şikayet edecek mi? Ya da belki benimle dalga geçiyorlardı ve ben fark etmedim? Farklı şeyler düşünmeye başladım. Yemek yedikten sonra direk işe gittim.
Saat 15.00’te bir adam geldi ve “Ömer hastanede seni bekliyorlar!” dedi. söz konusu. Geniş inşaat alanı ve tek hastane olması nedeniyle burada bir hastane görebilmek önemliydi. Bu nedenle acil durumlar dışında hastaneye ziyaret için en az 3-4 gün önceden kayıt yaptırmak gerekiyordu. İlk başta anlamadım ama “Tamam!” dedim. İşten ayrıldım ve hastanede kaldım. Tam kapıdan girecektim ki hastane koridorunda Gülriz Ablayı gördüm. Yanıma geldi ve “Beni takip et!” dedi. söz konusu. Birlikte hastane girişinin yanında açılan küçük bir kapıdan içeri girdik. 6 ay çalıştıktan sonra daha önce hiç görmediği dar bir tünelden geçerek hastanenin ilaç ve malzeme deposuna ulaştı.
Beni oradaki yedek sedyelerden birinin yanına yasladı ve “Çıkarın beni!” diye bağırdı. söz konusu. Büyülenmiş bir halde pantolonumu ve boxerımı çıkardım ve emir üzerine yapabileceğim tek şeyi yaptım. Göğsümün çukurluğu bile onu etkilemiş gibiydi ve onu eline alıp hafifçe okşadı. Sonra “Akşam yemeğinden sonra kaybolma!” Dedi ve hiçbir şey olmamış gibi koca kıçını sallayarak çıktı. Bunun üzerine iyileşip işine geri döndü ama kalan 3-4 saatlik çalışma daha bitmedi.
İşten sonra duş aldım ve akşam yemeği için yemek salonlarına gittim. Yemeğimi alıp Gülriz’i rahatça görebileceğim bir yere oturdum ve yemeye başladım. Yemek yiyen diğer işçiler yavaş yavaş kafeteryaya doğru ilerliyorlardı. Bir yandan da bu işi nerede yapacağımı düşünüyordum. Pansiyon çok tehlikeliydi ve evli olduğu için burada kalamayan Gülriz her gün evine gidiyordu. Bu düşünceler arasında nihayet rozeti aldım. Gülriz abla kapıdan çıktıktan 2-3 dakika sonra ben de çıktım.
Bir köprü koridoru ile başka bir binaya bağlanan dar bir koridorda birlikte yürümeye başladık. Daha önce hiç görmediğimiz bir yere geliyorduk. Gülriz, elinde anahtarla karşımıza çıkan her kilitli kapıyı rahatlıkla açabiliyordu. Başka bir kapıdan geçip üst kata çıktığımda başka bir ortama geldiğimi anladım. Büyük bir otel odası gibi kapıları olan, zemini çok temiz ve kaliteli halılı bir misafirhanede kaldık. Daha sonra öğrendiğim gibi yatırımcılar veya diğer önemli konuklar geldiğinde burada kalıyorlar. Tabii ki burası zenginler için bir yer, bu yüzden rahatlık için kameraların olmadığı tek bir yer vardı. Tabii ki binanın etrafında çok sayıda kamera vardı ama içeriden (ve sadece personel anahtarlarıyla açılabilen kısımdan) geldiğimiz için kimse bizi göremedi. Burada çarşafları değiştiren Gülriz Ablaydı, odalara rahat girelim diye.
Yanlışlıkla odanın kapısını açtı ve içeri girdik. Hayretle etrafa bakıyordum. Yurdumuzda neredeyse 6-7 ranza sığabilecek bir bölümde bir yatak vardı. Ayrıca büyük ekran plazma TV, mini bar, rahat bir yatak ve sıcak jakuzili bir banyo vardı. Resmi ilanda gördüğünüz 7 yıldızlı otel odası gibiydi. Hayretler içinde odaya bakınırken Gülriz Abla beni döndürerek bir sandalyeye oturttu. Ben çok güçlü ve fit bir insandım ama Gülriz Abla’nın gücü de oldukça güçlüydü. Yanıma geldi ve “Bak oğlum, senin yüzünden bugün yemek dağıtım vardiyasını devraldım. Beklediğim gibi gelmezsen…” dedi. Gülümsedi.
Hizmetçi gömleğini çıkarıp attı ve ona büyük beyaz göğüslerini zar zor kapatan basit kırmızı bir sutyen verdi. Önümde diz çöktü ve yavaşça pantolonumu ve boxerımı çıkarıp bir kenara fırlattı. Bacaklarımı ayırdım ve o benim aletimi okşadı ve sonra emmeye başladı. İlk başta yarısını aldı ama aletim ellerinde sertleştikçe şaşkınlığı büyümeye başladı. Eskiden yarım almak için kendimi zorlamazdım ama şimdi kendimi zorlamaya başladım. Ağzıma koyduğumda hafifçe dişlerime değmesine rağmen bu kadar iyi emilmesinden çok memnun kaldım. Açıkçası, bir kadına dokunmayalı uzun zaman oldu, bu yüzden şimdiden azdım. Elini nazikçe toplarıma yerleştirip okşayarak okşayarak penisimi yalamaya başladı. Köklendirmeye çalıştı ama hepsini ağzına alamamıştı.
Bir süre sonra derin bir nefes aldı ve teslim olurmuş gibi geri çekildi. Elimi yavaşça göğsüne yaklaştırdım ve okşamaya başladım. Sutyeninin fermuarını açtığında ellerimi göğüs uçlarına götürdüm ve hafifçe sıktım. Vücudu beyaz ve tüysüzdü. Yavaşça kalkıp onu yatağa götürdüm. Kendini yatağa sırtüstü attı ve ben de sakince pantolonunu çıkardım. İçinde büyük kırmızı bir tayt vardı. Ayrıca, onu soyduğumda biraz ıslak olduğunu fark ettim. Külotunu çıkardım ve tüysüz köpek yavrusu ince dudakları önümdeydi. Elimi karnıma attığımda ateş gibi yandığını ve ıslak olduğunu fark ettim. İri göbeği ve iri göğüsleri yana doğru sarkıktı. Gülriz abla gözlerini kapadı ve mutlu bir şekilde inledi.
Ben siyahtım evet ama onun vücudu o kadar beyazdı ki aynaya baktığımda onun yanında 2-3 kat daha esmerdim. Eğildim ve sakince konuşmaya başladım. Kafası karışmış bir şekilde başını kaldırdı ve mırıldanmaya benzeyen yüksek bir sesle inleyerek bana baktı. Kocası da dahil olmak üzere daha önce seks yaptığı erkeklerin çok azının ağzını yaladığı açıktı. Ben onu yalarken daha çok inledi, yatak onun cüssesi ve gücüyle sallanıyordu.
Bir süre sonra (ben de dayanamayarak) yalamayı bıraktım ve ellerimi iki yanıma koydum. Gülriz Abla da elimi tuttu ve gözlerime baktı. Göğsünü tutarak yavaşça sıkı ördeğe getirdi ve kendini sıktı. Başı içeri girince acıyla haykırdı ama çabuk alıştı. Onu sıkarken güzel göğüsleri ileri geri sallandı ve onları okşamaya başladım. Arada sırada eğilip burnunu burnunu sürtüyor ve yumuşak iniltiler arasında, “Aferin zenci çocuk, iyisin!” Dediğini belli belirsiz duydum.
10-15 dakika bu pozisyonda seviştik. Gülriz’in ağırlığı nedeniyle fazla pozisyon değiştiremedik. Sonra onu kaldırdım ve dizlerimin üzerine dört ayak üzerine koydum. Geniş beyaz kalçalarına sarıldım ve sıktım. Güçlü vücuduna rağmen kalçaları yumuşaktı. Bir tokattan sonra kalçalarının arasında yerimi aldım. Önce arka deliğe biraz sürttüm ama “Arkadan değil!” Ona göre sert ve net bir ifadeyle fazla ileri gitmek istemeyerek kıçını ovmaya başladı. Beli biraz genişlemişti ama yine de sıkıydı.
Kendimi tekrar bastırdım ama bu sefer (kıçını vermemek için acı çekerek) bir seferde yarısından fazlasını bıçakladım. Çığlık attı ve çarşafı bükmeye başladı. Ayrıca o kadar heyecanlanıyor, hatta şiddetleniyordum ki, ne zaman içeri girsem ‘Çamur, çamur, fırça!’ ses odayı doldurmaya başladı. Bir süre sonra Gülriz’in nefesi kesilmeye başladı. Sanırım dayanamadım. Pilim yavaş yavaş bitiyordu. Özellikle seks yapmayalı uzun zaman olduğu için artık dayanamıyorum.
Aletini çıkardım, elimde tuttum ve hafifçe tokatladım, aletin kalçalarında patlamasına neden oldum. O kadar çok sperm vardı ki boşalmam neredeyse bir dakikamı aldı. Su kanalı akıyordu. Boşalmayı bitirdikten sonra zevkten biraz kurtulmuş ve kendine gelmeye başlamıştı. Gülriz, kalçaları kıpkırmızı, yüzüstü yatakta yatıyordu. Bana ne söyleyeceğini görmek için sabırsızlanıyordum.
455 toplam görüntülenme, 3 bugün
